AFFETMENİN SESSİZLİĞİ
Bir yanlış düştü yüreğime,
Bir rüzgârın savurduğu yaprak gibi,
Kırılgan, keskin, yabancı.
Ses etmedim, sustum;
Sözlerin bittiği yerde,
Gözler konuşturur derler ya,
Öylece baktım derinlere.
Yanlışı işleyen eller mi suçlu,
Yoksa yolunu kaybeden kalpler mi?
Kimbilir…
Affetmek,
Sarmak mıdır, kendi yaramızı?
Yoksa hafifletmek mi bir başkasının yükünü?
Zaman, kırıkları onaran bir terzi;
Ama ne dikişi görünür,
Ne de izi silinir tam anlamıyla.
Yine de gönül, ağır taşlar taşır.
Affetmek, o taşları toprağa gömmek değil midir?
Bir kuş olur bazen insan,
Hafiflemek ister kanatlarıyla,
Kinle doldurulmuş gökyüzünden
Süzülmek ister mavi bir huzura.
Ben affettim belki,
Kendimden geçtiğim için.
Gözlerimle gördüm ki;
Affetmek,
En saf zenginlikmiş İnsanı insan yapan.
Affetmek,
Rüzgârın savurduğu o yaprağı,
Dalına geri koymak değil.
Toprağa düşmesine izin vermek,
Ve
Seyretmek yeniden yeşermesini.
ADİL AKTAŞ
22 OCAK 2025









